Turkey: Press organisations and journalists called the Turkish government “We can’t breathe”

WhatsApp Image 2021-06-29 at 12.12.04.jpeg

READ TURKISH STATEMENT BELOW.

June 29, 2021 – Press organizations and journalists gathered to call the Turkish government to end police violence and intimidating policies against journalists across the country. In a joint statement journalists underlined the pressure they face and called it "We can't breathe". The Coalition For Women In Journalism (CFWIJ) joins this call. We demand the authorities provide an environment where journalists can freely do their jobs. Journalism is not a crime. 

Following the police brutality of journalists at the LGBTI+ Pride in Istanbul, 15 press organizations and unions made a joint call today in Ankara, Istanbul and Izmir. The protests held at Ankara and Istanbul Governorates were followed by CFWIJ coordinators Damla Tarhan Durmuş and Ceren İskit.

The police did not allow the press briefing in Ankara however, journalists insisted on taking a place in Abdi İpekçi Park next to the Governor's Office. Head of the Ankara Branch of the Journalists' Union of Turkey (TGS), Esra Kocak Mayda, said, "Now, journalists face death threats while doing their job." Esra emphasized that violence against journalists is a committed crime instead and highlighted that nothing can silence the free press. 

Today at İstanbul, AFP photojournalist Bülent Kılınç drew attention to what he experienced during the LGBTİ+ Pride and said, "There were many people who stood up for the violence I went through, but they couldn't cover what exactly happened there. Seeing this made me very upset.” 

In the joint statement “It is a fundamental right of the journalist to follow and cover who seeks their rights in Turkey. Our colleagues have recently started to face severe violence while carrying out their duties. The situation is severely alarming.” 

“Many journalists were beaten by the force in Taksim. They were detained, they were impeded from filming the scenes and the images they took were wanted to be deleted.”

On Saturday, June 26, AFP photojournalist Bülent Kılınç was attempted murder by laying him on the ground and pressing his neck. Bülent Kılınç could hardly say "I can't breathe", during the time and survived at the end. 

George Floyd was deliberately killed with the same method by a police force in the US, causing outrage all over the world, the violence was taken as an example and this is deeply concerning all of us.

On the same day, other colleagues were also impeded from doing their jobs. Many of our colleagues were battered, harassed and forced to delete the images and videos they took. With these lawless practices, law enforcement forces prevent the public's right to learn the truth. These tactics are not only leaving our colleagues breathless, but also the public.

Journalism is not a crime and we will continue to do our job. We will never accept violence against journalists! We also urge officials who are considering persisting in these inhumane methods: Do not rely on impunity! We will not let you stifle journalism!” 

TGS Ankara: If We Don't Say End Impunity, We Won’t Breathe Anymore

Speaking to CFWIJ TGS Ankara Branch President Esra Koçak Mayda said that the recent events took the breath of journalists. Emphasizing that journalists are being impeded in the escalating police violence, Esra underlined the harsh police brutality against Bülent Kılınç, as an "attempted murder". Esra pointed out that in Turkey, many journalists are legally harassed because of their journalistic coverages or their social media posts.

TGS Ankara President said, “Now we are losing our freedom. If we do not somehow stop this situation, this pressure will tighten and we will surely unable to breathe," 

Journalist Meral Danyıldız says “We Are Not Safe” 

BirGün Newspaper reporter Meral Danyıldız said that journalists have been under pressure for a long time. “We, as journalists, do not feel safe. Impunity in Turkey is ongoing and it is deeply concerning what happened to Bülent. However, necessary measures must be taken to prevent this violence. Our safety is vital because, without us, no one can learn the truth. That's why I expect support from all press organizations," she spoke to CFWIJ. 

Yağmur Kaya, the reporter of Artı Gerçek, said those press organizations are running late to take action. “Showing solidarity with today was important,” Yağmur added. "A joint statement is not enough; we need action beyond this to fight our rights. What happened to Bülent was an attempt to kill him. No criminal action has yet been taken against these officers. Democratic pressure must be taken to dismiss these barbarian police officers,” she continued. The journalist also emphasized that press organizations should not take action only prominent colleagues that all journalists face violence on the grounds. 

CFWIJ Regional Coordinator: Physical Assault Against Women Journalists Nearly Doubled Comparing to Last Year

CFWIJ Regional Coordinator Damla Tarhan Durmuş said, “We, The Coalition For Women In Journalism, documented all kinds of threats and violence against women journalists. Especially since the beginning of this year, we observed a severe increase in the cases of physical assault against women journalists in Turkey. Mostly, female journalists were subjected to police violence while reporting in the field. Although it is only the first half of 2021, we have almost doubled the cases documented in all of 2020. This shows how dangerous the situation has become.”

CFWIJ Research Coordinator Ceren İskit, “Police violence against journalists in Turkey has become severely dangerous. The latest example was the LGBTI+ Pride in Istanbul. CFWIJ follows these unfortunate events with great concern. We urge the Turkish state that journalists have a public duty to do, and cannot be impeded. We demand the Turkish officials provide a safe environment for journalists to report freely.”

The Coalition For Women In Journalism condemns the violence perpetrated by the current government and the police against journalists. We demand and reiterate that journalists must do their jobs freely in safe environments. Journalism is not a crime.


Türkiye: Basın meslek örgütlerinden ve gazetecilerden açık çağrı: Nefes Alamıyoruz

29 Haziran 2021 – Türkiye’de gazetecilere yönelik giderek artan polis şiddeti ve mevcut iktidarın uyguladığı politikalara karşı basın meslek örgütleri eş zamanlı protesto düzenledi. 15 örgütün ortak yaptığı açıklamada ‘Nefes alamıyoruz’ denildi. Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) yapılan açık çağrıya katılıyor, yetkililerden gazetecilerin özgürce mesleklerini yapabilecekleri bir ortam sağlamalarını talep ediyoruz. 

26 Haziran’da İstanbul’da 19’uncusu gerçekleşen LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip eden gazetecilerin maruz kaldığı polis şiddeti ve AFP foto muhabiri Bülent Kılınç’ın darp edilerek gözaltına alınmasının ardından 15 basın meslek örgütü ortak çağrı yaparak bugün Ankara, İstanbul ve İzmir’de protesto düzenledi. Ankara ve İstanbul Valilikleri önünde düzenlenen protestoyu CFWIJ koordinatörleri Damla Tarhan Durmuş ve Ceren İskit takip etti. 

Ankara Valiliği önünde yapılmak istenen basın açıklamasına polis izin vermedi. Valiliğin yanındaki Abdi İpekçi Parkında yapılan açıklamada basın örgütleri adına Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şube Başkanı Esra Kocak Mayda, “Artık gazeteciler görevlerini yaparken ölümle de yüz yüze kalıyor” dedi. "Basının sesiniz kesemezsiniz" ifadelerini kullanan Mayda, gazetecilere uygulanan şiddetin bir suç olduğunu vurgulayarak söz konusu baskılara artık dur denilmemesi gerektiğini söyledi.  

İstanbul Valiliği önünde açıklama yapan AFP foto muhabiri Bülent Kılınç, Onur Yürüyüşü’nde yaşadıklarına dikkat çekerek, “Yaşadığım olaylara karşı sahip çıkan, arayan çok kişi oldu ama kurumlarında olanları yayınlatamadılar. Bu çok üzücü bir şey.” dedi.

Ankara, İstanbul ve İzmir’de yapılan ortak açıklamada, “Türkiye’de haklarını aramak için sokağa çıkan yurttaşları takip edip haberleştirmek, gazetecinin kamusal görevidir. Meslektaşlarımız son günlerde tüm toplum adına bu görevlerini yürütürken ağır şiddetle karşı karşıya kalmaya başladı. Yaşananlar çok tehlikeli bir boyuta ulaştı.” ifadeleri kullanıldı. 

Basın açıklamasına şu şekilde devam edildi: 

“Yaşananlar çok tehlikeli bir boyuta ulaştı. Taksim’de yapılmak istenen protesto eylemini izlemeye çalışan çok sayıda gazeteci darp edildi, gözaltına alınmak istendi, görüntü almaları engellendi, makinelerindeki görüntüler silinmek istendi. 

26 Haziran Cumartesi günü LGBTİ+ bireylerin ve onlara destek veren yurttaşların düzenlemek istediği onur yürüyüşüne müdahale eden güvenlik görevlileri, uygulanan şiddeti kayda almak isteyen AFP foto muhabiri Bülent Kılınç’ı yere yatırıp boyuna bastırarak nefessiz bırakmak istedi. Güçlükle “Nefes alamıyorum” diyebilen Bülent Kılınç ölümden döndü. 

Amerika’da bir polis tarafından aynı yöntemle öldürülen George Floyd’un görüntüleri tüm dünyada infial yaratmışken, ülkemizdeki güvenlik güçlerinin bunu örnek alırcasına şiddet uygulaması hepimizi derinden endişelendirmektedir.

Aynı gün başka meslektaşlarımızın da işlerini yapmaları engellendi. Darp edilen, taciz edilen, çektikleri görüntüleri silmek zorunda bırakılan meslektaşlarımız oldu. Kolluk güçleri bu kanun tanımaz uygulamaları ile halkın gerçekleri öğrenme hakkını engellemektedir. Nefessiz bıraktıkları yalnız meslektaşımız değil, halkın haber alma hakkıdır. Bu şiddet dalgasının amacı medya çalışanlarını bezdirmek ve görevini yapmaktan uzak tutmak ise, bu amaca ulaşmanın mümkün olmadığını bir kez daha, gür bir sesle haykırıyoruz. Gazetecilik suç değildir ve bizler gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Gazetecilere şiddet uygulanmasını kanıksamayacağız, asla kabul etmeyeceğiz! Bu insanlık dışı yöntemlerde ısrar etmeyi düşünen memurları da uyarıyoruz: Cezasızlık zırhına güvenmeyin! Size bu kanunsuz emri verenlerle birlikte mutlaka yargılanırsınız! Gazeteciliği boğmanıza izin vermeyeceğiz!”

TGS Ankara Şube Başkanı: Dur Demezsek Gerçekten Nefes Alamaz Hale Geleceği̇z

Açıklama ardından CFWIJ’e konuşan TGS Ankara Şube Başkanı Esra Koçak Mayda, son yaşananların gazetecilerin nefesini kestiğini söyledi. Artan polis şiddetinde gazetecilerin ablukaya alınmak istendiğini vurgulayan Mayda, Onur Yürüyüşü’nde haber takibi yapan Bülent Kılınç’a yönelik sert polis müdahalesini ‘öldürmeye teşebbüs’ olarak değerlendirdi. Mayda Türkiye’de gelinen noktada birçok gazetecinin yazdığı haberler ya da sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek yargılandığına dikkat çekti. 

TGS Ankara Şube Başkanı, “Artık özgür alanlarımızı kaybediyoruz. Gazeteciler ve vatandaşlar olarak bu duruma bir şekilde dur demezsek bu abluka iyice daralacak ve gerçekten ama gerçekten nefes alamaz hale geleceğiz” dedi.

Meral Danyıldız: Gazeteci̇ler Olarak Kendi̇mi̇zi̇ Güvende Hi̇ssetmi̇yoruz 

İstanbul’daki basın açıklamasına katılan ve CFWIJ’e konuşan BirGün Gazetesi muhabiri Meral Danyıldız da gazetecilerin uzun süredir baskıda olduğunu vurgularak, “Biz gazeteciler olarak kendimizi güvende hissetmiyoruz. Bülent Kılınç’a yapılanların öncesi de var sonrası da olacak. Ancak bu şiddetin önüne geçilmesi için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Gazetecilerin güvenliği hepimiz için önemli çünkü biz olmazsak kimse doğruları öğrenemez. Bu yüzden tüm basın meslek örgütlerinden destek bekliyorum.” dedi.

Artı Gerçek muhabiri Yağmur Kaya ise basın meslek örgütlerinin geç kalmış bir açıklamaya imza attığını söyledi. Bugün gazetecilerle omuz omuza dayanışmayı sergilemenin çok önemli olduğunu vurgulayan Kaya, “Bugün bu açıklama ile yetinmemeli, hem halkın haber alma hakkını koruyabilmek için hem de gazetecilere yönelik şiddet uygulayan görevlilerin yargı önünde hesap verebilmesi için dayanışmayı ve mücadeleyi büyütmek gerek.” ifadelerini kullandı. Kaya, “Onur Yürüyüşü’nde Bülent Kılınç’ın başına gelenler, öldürmeye teşebbüstür. Şiddet uygulayan kolluk görevlilerine yönelik hala cezai bir işlem uygulanmamıştır. Söz konusu kolluk görevlisinin görevden alınması için demokratik bir baskı kurulması gerekiyor.” diyerek sözlerine devam etti. Gazeteci ayrıca basın meslek örgütlerinin sadece büyük basın kuruluşlarında çalışan gazetecilere yönelik harekete geçmemesi gerektiğini, bütün gazetecilerin şiddet ve baskıyla karşı karşıya olduğunu vurguladı.  

CFWIJ Bölge Koordi̇natörü: Geçen Yıla Oranla Kadın Gazeteci̇lere Yöneli̇k Fi̇zi̇ksel Şi̇ddet Neredeyse İki̇ Katına Ulaştı

Türkiye’de artan polis şiddetine dair açıklama yapan CFWIJ Bölge Koordinatörü Damla Tarhan Durmuş, “Biz Gazetecilikte Kadın Koalisyonu olarak kadın gazetecilere yönelik her türlü şiddeti kaydediyoruz. Özellikle bu yılın başından itibaren kadın gazetecilere yönelik fiziksel şiddet vakalarında çok ciddi bir artış gözlemledik. Çoğunlukla kadın gazeteciler sahada haber yaparken polis şiddetine maruz kaldılar. Henüz 2021’in ilk yarısında olmamıza rağmen 2020’nin tamamında kaydedilen vakaların neredeyse iki katına ulaşmış durumdayız. Bu da aslında ortamın ne kadar tehlikeli hale geldiğini gözler önüne seriyor.” dedi.

CFWIJ Araştırma Koordinatörü Ceren İskit ise“Türkiye'de gazetecilere yönelik uygulanan polis şiddeti çok tehlikeli bir hale gelmiştir. İstanbul'da son yaşanan LGBTİ+ Onur Yürüyüşü'nü takip eden kadın gazetecilere karşı uygulanan polis şiddeti bunun en son örneğidir. CFWIJ, son gelişmeleri büyük endişeyle takip etmektedir. Türk devletine gazetecilerin kamusal bir görev yaptığını hatırlatıyor, güvenlik güçlerinin gazetecilere özgürce haber yapabilecekleri ortamları sağlamalarını talep ediyoruz.” şeklinde konuştu.

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu olarak mevcut iktidarın ve polisin gazetecilere yönelik uyguladığı şiddeti kınıyoruz. Geçtiğimiz yıla oranla kadın gazetecilere yönelik artan fiziksel şiddet vakalarını endişeyle takip ediyoruz. Gazetecilerin özgürce ve güvenli ortamlarda mesleklerini yapabilmelerini talep ediyor ve yineliyoruz: Gazetecilik suç değildir.